Sınırsız, sömürüsüz, sınıfsız bir dünya istemi uğrunda gözüpek kavgaya tutuşanları şiirine özne kıldı.
Sanat/şiir gerçeklikle kurulan estetik bir ilişki, toplumsal bir olgu
ve bir düşünüş biçimidir. Şiirin omurgasını oluşturan imgelerdir.
İmgeler, yalın ve sade olan devrimci gerçekliği estetiksel/sanatsal bir
düzlemde yeniden üretmektir. Bu yüzden, imgesiz bir şiir düşünülemez!
Omurgasız şiir, yerde sürünmeye mahkumdur; asla dik yürüyemez!
İnsana dair ne varsa alınıp satılan bir meta haline getirildiği
emperyalist-kapitalist sisteme inat cepheden, her zamankinden daha güçlü
ve çok yönlü bir sanata ve sanatsal üretime ihtiyaç vardır. Bu
ihtiyacın ve üretimin adı TOPLUMCU-SOSYALİST GERÇEKÇİ SANATTIR!
Sadece ve sadece bu sanatın ve anlayışının geleceği vardır. Çünkü “gelecekten bugüne, bugünden geleceğe” bakıyor. İnsana dair ne varsa, toplumcu-sosyalist sanatın görüş alanı içerisindedir.
Sanatçı ne toplumlar üstüdür ne de sınıflarüstü… Aksine, toplumsal
ilişkiler bütünü olarak yaşamın içindedir. Toplum, doğa ve gerçekliği
kendi estetiksel algı ve kavrayış süzgecinden geçirerek yeniden üretir.
Şairin, şiirlerine kaynaklık eden damar ne kadar güçlüyse şiirin verdiği
mesaj da o denli güçlüdür. Bir de şair beslendiği damarla ne kadar
dolayımsız bütünleşirse, o kadar samimidir, engin bir zenginlik
sunabilir.
İşte Adnan Yücel sınırsız, sömürüsüz, sınıfsız bir dünya istemiyle
buluşup, bu uğurda sakınmasız gözüpek kavgaya tutuşanları şiirine özne
kılmıştır. Bu bir tesadüf değildir, O, yaşamını da istediği ve özlediği
bu dünya ile bütünleştirmiştir. Adnan Yücel’in şiirlerinin gelecekten
bugünü kucaklaması, bugünden geleceğe uzanmasını sağlayan bu yapmacıksız
bütünleşmedir. Bu yüzden imgeleri hep “badem çicekleri” tazeliğinde ve “dudağımızda kirlenmez türküler” olarak kalacaktır.
O’nu en güzel anlatan “Aşkın ve kavganın şairi” tümcesidir, zira aşk ve kavga onun dilinde özdeştir.
Sevdası kavgalara sözlenmişti, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek kavga
türküleri söylenmesini istedi. Şiirleriyle mücadele çağrısı yaptı: Sakın
ha türküsüz çıkmayasın yollara!
1953 yılında Elazığ’ın bir köyünde doğan Yücel, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Daha sonra Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’ne girdi. Ardından Çukurova Üniversitesi öğretim görevlisi oldu. Bütün birikim ve yeteneğini “Türküsüz çıkılmasın yollara...” çağrısı karşılığını bulsun diye tek potada harmanladı.
Şairimizle onu ölümsüz kılan şiir senfonilerine ilişkin bitimsiz bir panelde buluşmaya ne dersiniz?
Yer: Köln Yaşamevi
Tarih: 5 Mayıs 2013
PANELİSTLER:
Günay Aslan (Yazar)
Avni Odabaşı (Yazar)
Çiğdem Devran (Yaşamevi)
NOT: Adnan Yücel Edebiyat ve Sanat Festival çalışmaları kapsamında 14 Nisan’da TV 10′da bir program yapılacaktır.
Yaşanacak Dünya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder